Tekelleşme ve Rekabet Kurumu - Magazin Evreni

Magazin Evreni

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Magazin
  4. »
  5. Tekelleşme ve Rekabet Kurumu

Tekelleşme ve Rekabet Kurumu

Türkiye’de dizi, sinema ve reklam sektöründe büyük bir tekelleşme yaşanıyor. Hep aynı menajerler, aynı oyuncular, aynı yüzler… Yetenekli ama bağlantısı olmayan binlerce oyuncu ise sistem dışında kalıyor.

Magazin Evreni Magazin Evreni -
4

Tekelleşme Ve Rekabet Kurumu 

 

🎭 

Sektörde Tekelleşme: Büyük Balıklar Hep Kârda, Küçüklerse Suda Kürek Çekiyor!

Türk dizi, sinema ve reklam sektörü… Yıllardır ülkenin kültürel zenginliğini, duygusal anlatım gücünü ve oyunculuk potansiyelini dünyaya gösterdiği en önemli alanlardan biri. Ancak bu sektör artık sadece sanatın değil, adaletsizliğin, tekelleşmenin ve fırsat eşitsizliğinin sahnesi olmuş durumda. Evet, yanlış duymadınız: Kameraların ardında büyük bir tekelleşme oyunu oynanıyor. Ve ne yazık ki bu oyunda “küçük oyuncular” hep figüran kalıyor.

🎬 Yetenek Var, Fırsat Yok

Ülke genelinde konservatuvarlardan mezun olan binlerce oyuncu, kameralarla tanışmak için umutla bekliyor. Ancak sektörde rol alanların %90’ı hep aynı menajerlik ajanslarına bağlı, aynı çevreden gelen, aynı yapımcıların radarında olan isimlerden oluşuyor. Bu döngü o kadar katı ve kontrol altında ki, dışarıdan biri için sisteme sızmak neredeyse imkânsız hale geliyor.

Bu gençlerin çoğu “bir sahne bile oynasam yeter” diyerek yıllarını tiyatro salonlarında geçiriyor, figüranlıktan başlayıp yavaş yavaş kendini göstermek istiyor. Fakat sistem öyle işlemiş ki, bir büyük menajerin masasına oturmadan o projelerin hiçbirine giremiyorsun. İster yetenekli ol, ister karakter oyunculuğu yap, ister kamera önüne doğmuş ol, fark etmiyor. Bağlantın yoksa, oyun dışısın.

🎥 5 Kişilik Menajer Krallığı: Sektör Neden 5-6 Ajansa Teslim?

Bugün Türk dizi ve sinema sektöründe aktif olarak oyuncu temin eden 5-6 büyük menajerlik ajansı var. Ve bu ajanslar sadece oyuncuları temsil etmekle kalmıyor; aynı zamanda senaryoyu etkiliyor, cast’ı şekillendiriyor, hatta kimi zaman yönetmen bile öneriyorlar.

Peki bu ne demek oluyor?

Bu şu demek: Bir yapım şirketi senaryoyu oluşturuyor, kanalla anlaşmasını yapıyor ve cast aşamasına geçiyor. Ama bu aşamada ilk sorulan soru “hangi menajerlikten oyuncu alınacak?” oluyor. Yani senaristin yazdığı karakterin kime gideceği neredeyse önceden belli. Deneyimli bir tiyatro oyuncusu mu? Hayır. O büyük menajerliklerden birinin parlatmaya çalıştığı genç yetenek mi? Bingo! Rol onundur.

Sonuç? Aynı yüzler, aynı tonlamalar, aynı tipte roller. Çeşitlilik yok. Derinlik yok. Risk almak yok. Çünkü sektörde karar vericiler, kendilerini güvence altına alacak, “zaten tanınmış” yüzlerle yola çıkmak istiyor. Bu da yeniliğin önünü kapatıyor.

🎭 Oyunculuğun “Ünlü Olmak”la Karıştırıldığı Bir Sistem

Dizilerde ya da reklamlarda karşımıza çıkan yüzlerin çoğu oyunculuk eğitiminden değil, sosyal medya popülaritesinden veya magazin ilişkilerinden geliyor. Bu durum hem sektöre hem izleyiciye büyük zarar veriyor.

Bugün bir genç oyuncunun sektöre girebilmesi için sadece yetenekli olması yetmiyor; aynı zamanda Instagram’da 100K takipçisi olmalı, doğru isimlerle fotoğraf vermeli, ilişkiler kurmalı. Yani oyunculuk değil, PR savaşı kazanıyor.

Bu koşullarda, tiyatroda yıllarını vermiş ama sosyal medya ile arası olmayan ya da sektörün “elit kodlarına” sahip olmayan oyuncular kör kuyuda ip çekiyor. Ne yeteneklerini gösterecek sahne bulabiliyorlar, ne de gelecek hayalleri için somut adımlar atabiliyorlar.

💰 Reklam Sektörü: En Keskin Tekelleşme Burada

Dizi ve sinemadaki tekelleşme ne kadar konuşulsa da, en görünmez ama en sert olanı reklam sektöründe yaşanıyor. Ülkemizde ulusal ya da global marka reklamlarında oynayan oyuncuların %95’i hep aynı ajanslardan geliyor. Neden? Çünkü reklam ajansları da risk almak istemiyor. “Daha önce reklamda oynamış, bilinen yüz” kriteriyle oyuncu arıyorlar. Ve bu da bizi kısır döngüye sokuyor:

  • Hep aynı ajanslar teklif alıyor.
  • Aynı oyuncular reklamdan reklam atlıyor.
  • Yeni yüzlere, genç oyunculara sadece figüranlık kalıyor.
  • Reklam sektöründe bile çeşitlilik ve dinamizm ortadan kalkıyor.

Böylece, yine büyük menajerler kazanıyor, yine küçükler yok sayılıyor.

🎯 Bu Sistem Neden Değişmiyor?

Çünkü değişmesi işine gelen kimse yok. Kazanan kesim oldukça konforlu. Projeler az riske girerek güvenli oyuncularla yürüyor, menajerler kendi cast havuzlarını döndürüyor, yapımcılar da bu “güvenli alanda” projelerini tamamlıyor. Oysa sektörün sürdürülebilir olması için;

  • Yeni yüzlere yer verilmesi,
  • Farklı profillerin desteklenmesi,
  • Genç yeteneklerin cesaretlendirilmesi,
  • Akademik temelli oyuncuların da sistem içinde yer bulması gerekiyor.

Ama bu sistemde hiç kimse kaybeder gibi görünmüyor, çünkü kaybedenlerin sesi çıkamıyor.

🧭 Çözüm Önerileri: Bu Tekel Nasıl Kırılır?

Artık sadece isyan etmek değil, çözüm üretmek zamanı. İşte bu sorunun üstesinden gelmek için bazı somut adımlar:

1. 

Şeffaf Cast Süreçleri

Yapım şirketleri, cast süreçlerini kapalı kapılar ardında değil, açık platformlarda yürütmeli. Online başvuru sistemleri, açık audition günleri organize edilmeli.

2. 

Kamu Destekli Seçmeler ve Projeler

Devlet tiyatroları ya da Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen projelerde, farklı şehirlerden ve sosyal çevrelerden gelen oyunculara fırsat verilmesi zorunlu hale getirilmeli.

3. 

Menajerlik Şirketlerine Lisans Zorunluluğu

Her önüne gelenin menajerlik yapmasının önüne geçilmeli. Bir oyuncunun tüm kariyerinin tek bir kişinin insafına bırakıldığı bu düzen denetlenmeli. Meslek odaları ve etik kurullar kurulmalı.

4. 

Sosyal Medya Değil, Deneyim Odaklı Seçim

Bir oyuncunun sosyal medya takipçisi yerine; eğitimi, sahne geçmişi, performans portfolyosu gibi unsurlar değerlendirilmeli.

5. 

Oyuncu Kooperatifleri ve Sendikaları Güçlenmeli

Oyuncular artık bireysel mücadele vermek yerine birlik içinde olmalı. Bir sendika ya da kooperatif çatısı altında haklarını daha güçlü savunmalı, proje tekliflerine birlikte cevap verebilmeli.

6. 

Bölgesel Cast Ajansları Desteklenmeli

İstanbul dışındaki şehirlerde faaliyet gösteren ajanslara destek verilmeli. Bu ajanslardan oyuncu temini için yapımcılara teşvik sunulmalı.

7. 

Yönetmenlerin ve Senaristlerin Yetkisi Genişletilmeli

Yönetmenler, menajerlerin baskısından bağımsız bir cast sistemi kurmalı. Senaristlerin yazdığı karakterlerin tipolojisi, sadece popüler isimlere göre şekillendirilmemeli.Bu yapılırken yönetmen ve senarist menajerlerinin oyuncu menajeri olmamasına da dikkat edilmeli.

 

EN ÖNEMLİLERİNDEN BİR TANESİ

 

🎯 Cast direktörlerinin oyuncu menajerliği yapması büyük bir çıkar çatışması yaratıyor.

Bu durum hem etik dışıdır hem de bağımsız oyuncuların projelere erişimini tamamen engeller.

Roller, yeteneğe değil “kime bağlı olduğuna” göre dağıtılmaya başlar.

🔥  Bu Düzen Değişmezse, Gerçek Sanat Kayıp Olacak

Sanat, eşitlik ister. Fırsat eşitliği olmadan, özgürce ifade imkânı olmadan gerçek sanat çıkmaz. Bugün dizilerimizde hep aynı yüzleri izliyorsak, aynı tonlamaları duyuyorsak, aynı hikâyelerden sıkılıyorsak nedeni bu tekelleşmiş düzendir. Ve bu düzen yıkılmadıkça, ne oyuncular özgürleşebilir ne sektör gelişebilir.

Küçük balıklar yıllardır boşa kürek çekiyor. Her birinin içinde dev bir potansiyel var ama denizde onların kulaç atmasına yer kalmadı. Artık o denizi biraz daha adil, biraz daha cesur, biraz daha özgür kılmak zorundayız.

Bu sadece bir isyan değil. Bu bir çağrı. Gerçek yeteneğin sesi, lobilerin gölgesinden daha güçlü çıkmalı.

İlgili Yazılar

4 Yorum

  1. Servet - -

    Tam olarak konunun özeti yukarıda bir cümle aslında… “Yetenek var, fırsat yok.” Maalesef ki çok yetenekli genç oyuncularımız var fakat ekranlarda sürekli aynı donuklukta, hep birbirini tekrar eden oyunculukları izliyoruz…

  2. BURAK GÜNGÖR - -

    Sadece menajerlik ve Cast Direktörlüğünde değil, sinema salonlarında da tekelleşme ve adaletsiz salon dağıtımı var.Sinema yapımcıları ve emekçileri maddi,manevi ağır mağduriyetler yaşıyor.Haksız rekabete bir ‘Dur’ denilmeli.

    1. Magazin Evreni - -

      Evet bu da başlı başına bir sorun . Ünlü oyuncu yoksa iş tutmaz hesabı yapılıyor

  3. Yavuz özduran - -

    Evet aynen öyle olmalı ben kendimden örnek vereyim 1.arka sokaklar 2.eşref rüya dizisinde toplam 4 gün yani 2 gün arka sokaklar 2 gün eşref rüya ondan sonra yok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir