Kaan Urgancıoğlu, ‘Kendal’a Bir Heykel’ ile Altın Portakal’da!
Başarılı oyuncu bu kez kamera arkasında: “Beni bir tinerciyle tanıştıran proje, hayatımı değiştirdi.”
Antalya Altın Portakal Film Festivali bu yıl sadece kırmızı halıyla değil, duygu dolu hikâyeleriyle de konuşuluyor. Başarılı oyuncu Kaan Urgancıoğlu, bu kez oyunculuğuyla değil, yapımcılığıyla dikkat çekiyor. Kuzeni Ali Urgancı’nın yönettiği “Kendal’a Bir Heykel” adlı docu-fiction türündeki film, tiner bağımlısı bir karakterin gerçek hikâyesinden ilham alıyor. Belgeselin yapımcılığını üstlenen Urgancıoğlu, film gösterimine eşi Burcu Denizer’le katıldı ve festivalde büyük ilgi gördü.
🧠 “Kaan beni bir tinerciyle tanıştırdı”
Filmin yönetmeni Ali Urgancı, projeye giden süreci samimi bir şekilde anlattı:
“Kaan bir filmde tinerci rolündeydi. O sıralarda gerçek bir tinerciyle tanışmıştı. Günün birinde bana, ‘Gel seni Naif’le tanıştırayım, onun hikayesini çekelim’ dedi. O andan sonra bu belgeselin temelleri atıldı. Naif’in hikâyesi hepimizin hayatına dokundu.”
Urgancı, çekim sürecinde “Kendal” karakterinin doğal ses tonuna ve içtenliğine vurgu yaparak, “Naif’ten farklı olarak sokakla daha bütünleşmişti. Bu hikâye bizi büyüledi” diye ekledi.
🎭 “Rol için bir tinerciyle tanışmam gerekiyordu”
Kaan Urgancıoğlu ise sette yaşadığı deneyimi şöyle anlattı:
“Bir rolü anlayabilmek için bazen o dünyanın içine girmek gerekiyor. Naif’le tanıştığımda, bambaşka bir gerçeklikle karşılaştım. Onun hayata bakışı beni çok etkiledi. Kimi zaman biz oyuncuların yazılı senaryolardan fazlasını, gerçek insanların gözlerinde bulduğunu fark ettim.”
❤️ “İlişkimiz çok keyifli ve verimliydi”
Yönetmen Ali Urgancı, kuzeniyle birlikte çalışmanın da ayrı bir mutluluk olduğunu söyledi:
“Kaan’la birlikte çalışmak çok rahattı. İlişkimiz keyifli, verimli ve yaratıcıydı. Belgeselin ruhuna tam anlamıyla katkı sağladı.”
✨ “Kendal’a Bir Heykel”, insanın karanlıkta bile ışık arayışını anlatan cesur bir yapım olarak bu yılki Altın Portakal’ın en dikkat çeken filmlerinden biri oldu.
Kaan Urgancıoğlu’nun ise hem oyunculuk hem yapımcılık yönüyle Türk sinemasında yeni bir sayfa açtığı konuşuluyor.
