Dilan Polat’tan Yardım Paylaşımı mı, PR Şovu mu? - Magazin Evreni

Magazin Evreni

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Magazin
  4. »
  5. Dilan Polat’tan Yardım Paylaşımı mı, PR Şovu mu?

Dilan Polat’tan Yardım Paylaşımı mı, PR Şovu mu?

Sosyal medya fenomeni ve kozmetik girişimcisi olarak adını duyuran Dilan Polat, son günlerde peş peşe yaptığı paylaşımlarla yeniden gündemin merkezine oturdu. Ancak bu kez konu ne güzellik ürünü tanıtımı ne de moda tüyolarıydı. Bu defa adını, çok daha ciddi ve tartışmalı bir gündemle anmaya başladı. Hem içerik hem zamanlama açısından yoğun tartışmalara neden olan bu paylaşımlar, Dilan Polat’ın sosyal medyayı “prim alanı” olarak mı kullandığı sorusunu akıllara getirdi.

Magazin Evreni Magazin Evreni -

Dilan Polat’tan Yardım Paylaşımı mı, PR Şovu mu?

 

Haber Sahibi ; Azim Şengül

“Şule” Skandalıyla Gelen Tepkiler Çığ Gibi

Sosyal medya fenomeni ve kozmetik girişimcisi olarak adını duyuran Dilan Polat, son günlerde peş peşe yaptığı paylaşımlarla yeniden gündemin merkezine oturdu. Ancak bu kez konu ne güzellik ürünü tanıtımı ne de moda tüyolarıydı. Bu defa adını, çok daha ciddi ve tartışmalı bir gündemle anmaya başladı. Hem içerik hem zamanlama açısından yoğun tartışmalara neden olan bu paylaşımlar, Dilan Polat’ın sosyal medyayı “prim alanı” olarak mı kullandığı sorusunu akıllara getirdi.

Her şey, geçtiğimiz günlerde yaşamını yitiren sosyal medya fenomeni Nihal Candan’ın ardından Dilan Polat’ın yaptığı paylaşımla başladı. Anoreksiya nervoza nedeniyle hayatını kaybeden Candan’ın ardından Polat’ın yaptığı paylaşım, ilk bakışta duygu dolu bir yardım çağrısı gibi göründü. Ancak dikkatli gözler, paylaşımın odak noktasında Candan değil, Polat’ın kendisinin yer aldığını fark etti. Polat, paylaşımında kendine ait dramatik bir görsel kullanmış, altına da Candan’ın ailesine yönelik destek ve yardım mesajı eklemişti. Bu hareket, bir kısım takipçileri tarafından samimi ve içten bulunurken, sosyal medyada büyük bir kesim bu davranışı “duygusal bir trajediyi kendi etkileşimi için kullanmak” olarak değerlendirdi.

Özellikle paylaşımda kullanılan fotoğrafın Polat’ın estetikle öne çıkan bir karesi olması, içeriğin “yardım”dan çok “görünürlük” amacı taşıdığı yönünde eleştirileri beraberinde getirdi. Sosyal medya kullanıcıları, “Yardım istiyorsan konunun merkezine kendini değil, gerçekten yardıma ihtiyacı olan kişiyi koyarsın” diyerek tepkilerini dile getirdi. Kimi takipçilerse bu paylaşımın zamanlamasına dikkat çekerek, Candan’ın ölümünün hemen ardından böyle bir içerik paylaşmanın “duygu sömürüsü”nün ötesine geçtiğini savundu.

Tam bu tartışmaların etkisi azalmaya başlamışken, Dilan Polat yeni bir paylaşım daha yaptı. Bu kez hedefte kendi eski çalışanı olan Şule isimli bir kadın vardı. Polat, Şule’yi kamuoyuna açık bir şekilde “hırsızlık”la suçladı. İddiaya göre Şule, çalıştığı dönemde bir milyonu aşkın değerde saatleri çalmış ve bu saatlerle sosyal medyada pozlar vermişti. Polat’ın bu paylaşımında, Şule’ye ait olduğu öne sürülen görseller ve ifşalar da yer aldı.

Ancak bu paylaşım, ilkinden çok daha fazla tepki topladı. Kamuoyu, Polat’ın herhangi bir adli süreç ya da resmi soruşturma olmadan, sadece kendi iddialarına dayanarak eski çalışanını milyonların önüne atmasını, “itibarsızlaştırma” ve “karalama kampanyası” olarak değerlendirdi. Sosyal medya kullanıcıları, “Burası mahkeme değil, birini linç etmeden önce delil sunman gerekir” yorumlarında bulundu. Ayrıca bu paylaşımın, Candan’la ilgili içerikten sonra gelmesi, bir dizi “gündem belirleme stratejisi” olarak da yorumlandı.

Daha da ilginç olan detay, Polat’ın bu paylaşımında da yine kendi fotoğrafını ve dikkat çekici ifadelerini kullanmasıydı. Skandal bir iddiayı bile kişisel bir şova dönüştürme eğilimi, birçok kişi tarafından “sosyal medya narsisizmi” olarak nitelendirildi. Eleştirmenler, Dilan Polat’ın bu tür olayları, kendi imajını büyütmek ve sosyal medya trafiğini artırmak için kullanma alışkanlığı geliştirdiğini öne sürdü.

Kimi medya uzmanları bu durumu sosyal medya çağının “empati simülasyonu” olarak tanımlıyor. Yani kişi, gerçekten üzgün ya da öfkeli gibi davranarak, aslında yalnızca kendi etkileşimini artırmayı hedefliyor. Polat’ın son iki paylaşımı, tam da bu simülasyon teorisini destekler nitelikte. Birinde “yardımsever kadın” imajı, diğerinde “adalet arayan işveren” rolüyle öne çıkarken, her iki içerikte de başrolün yine kendisinde olduğu gözlerden kaçmıyor.

Bununla birlikte, Şule’ye yönelik suçlamaların adli süreçlerle desteklenmemiş olması, Polat’ı ciddi hukuki sorunlarla da karşı karşıya bırakabilir. Uzmanlar, bir kişiyi kamuya açık bir şekilde suçlamak ve teşhir etmek için elde delil olması gerektiğini, aksi durumda “iftira” ya da “özel hayatın gizliliğini ihlal” gibi suçlamaların gündeme gelebileceğini belirtiyor. Şule’nin tarafı şu an için sessizliğini korurken, kamuoyu bu sürecin nasıl devam edeceğini yakından izliyor.

Dilan Polat’ın art arda yaptığı bu iki paylaşım, aslında daha büyük bir soruyu da beraberinde getiriyor: Sosyal medyada “iyilik” ve “skandal” arasındaki sınır nerede başlıyor, nerede bitiyor? Yardım adı altında yapılan bir paylaşım ne zaman PR’a dönüşür? Eski çalışanını ifşa etmek ne zaman adalet arayışı olur, ne zaman linç kültürünün bir parçası haline gelir?

Bu sorulara verilecek cevaplar, sadece Dilan Polat örneğinde değil, tüm sosyal medya düzeninde geçerli olacak şekilde tartışılıyor. Çünkü bu örnek, artık insanların acılar üzerinden bile “etkileşim” kazandığı bir dönemde yaşadığımızı bir kez daha gözler önüne seriyor. Dahası, bu etkileşim odaklı yaklaşım, gerçek mağduriyetlerin de gölgede kalmasına neden olabiliyor.

Sonuç olarak, Dilan Polat’ın Nihal Candan ve Şule üzerinden yürüttüğü sosyal medya iletişimi, artık sadece kişisel bir paylaşım serisi olmaktan çıkıp, etik sınırların tartışıldığı bir örneğe dönüştü. Sosyal medya çağının bireysel imaj inşası ile toplumsal sorumluluk arasındaki sınır çizgisinin silikleştiği bu dönemde, kamuoyunun bu tür davranışlara gösterdiği tepki, dijital dünyanın gidişatını da belirleyici nitelikte olacak gibi görünüyor.

Dilan Polat bu süreçten nasıl bir sonuç çıkarır, takipçileri ve medya onu affeder mi bilinmez. Ancak bir gerçek var ki; bir kişinin sosyal medyada yaptığı birkaç paylaşım, milyonlarca insanın algısını ve duygularını etkileyebilecek güce sahip. Bu nedenle, “sadece bir paylaşım” diyerek geçiştirilen içeriklerin ardında yatan niyetleri sorgulamak, artık hepimizin sorumluluğu.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir