Ayşe Barım Davası - Magazin Evreni

Magazin Evreni

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Magazin
  4. »
  5. Ayşe Barım Davası

Ayşe Barım Davası

Bu dava, bir yandan devasa bir suçlamayı ve ülkenin önde gelen menajerlerinden birinin geleceğini temsil ederken, diğer yandan sanat camiasında kadın dayanışmasının güçlü bir göstergesi olarak da kayda geçti. Barım’ın savunmasındaki duygusallık, onun kişisel sağlık hakları üzerine yaptığı vurgu ve davaya gelen ünlülerin tepkisi, sadece bir hukuk mücadelesinin ötesine taşındı. Barım’ın “yaşam hakkı” temelli talepleri, kamu vicdanında karşılık bulurken, destek ziyaretleri de sosyal medya etkileşimlerini üst düzeye çıkardı. İlerleyen saatlerde mahkemeden ilan edilecek karar, hem hukuki süreç hem de medya odaklı görüntüler açısından kritik önemde.

Magazin Evreni Magazin Evreni -
0

Ayşe Barım Davası

 

Ayşe Barım’ın Duruşmasında Duygusal Savunma ve Ünlülerden Yoğun Destek

Dava ve Kamuoyunun Nabzı

7 Temmuz 2025 günü, İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde dava salonlarının kapıları, menajer Ayşe Barım için açıldı. Daha önce tutuklu bulunan Barım, hakkında yöneltilen “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüse yardım etme” suçlamasıyla ilk kez hâkim karşısına çıktı. Toplumun gündemine oturan bu dava, sadece savunma boyutuyla değil, sanat camiasının verdiği destekle de geniş yankı uyandırdı.

Suçlamalar Neydi?

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Barım hakkında 22 yıl 6 aydan başlayıp 30 yıla kadar hapis cezası isteniyor. İddiada, Barım’ın Gezi Parkı protestolarında sanatçıları yönlendirdiği, medya üzerinden kamuoyu oluşturduğu ve eylemlerin organizasyonuna katkı sunduğu öne sürülüyor.

Ancak Barım davanın başında suçlamaların hiçbirini kabul etmedi. İddianamenin dayanağı olarak gösterilen pek çok delilin çürük olduğunu savunurken, özellikle tanık beyanlarının ve HTS kayıtlarının eksik değerlendirmeye uğradığını iddia etti.

Barım’ın Savunması: Gözyaşları Arasında Hak Arayışı

Barım, hâkim karşısındaki ilk savunmasında uzun süre tutuklu kaldığını ve ağır sağlık sorunları yaşadığını dile getirdi. Babakolik bir kalp hastalığı, beyin anevrizması ve altı farklı rahatsızlığın bir arada bulunduğu sağlık raporlarında yer alan bilgiler arasında. Özellikle kalp kapakçığı sorunları ve yeni oluşan anevrizma nedeniyle yaşam hakkının tehlikede olduğunu vurguladı.

Barım’ın ifadeleri sırasında şu cümleler duygusal atmosferin yoğunluğunu yansıttı:

“Kimseyi yönlendirmedim, yaşam hakkımı istiyorum… Her tarafım mosmor. Lütfen izin verin, sağlıklı yaşamak istiyorum.”

Geçmişte sosyal medya üzerinde başlayan karalama kampanyalarından söz eden Barım, kendisinin tanıtımcı değil menajer olduğuna dikkat çekti: “Ben onların patronu değilim. Menajerim,” diyerek, oyuncuların kendi istekleriyle hareket ettiklerini belirtti. Ayrıca, Gezi sürecindeki eylemlerin büyük ölçüde bireysel tercihlerle gerçekleştiğini aktardı.()

Salonda Barım’ın savunması sırasında uzun süreli duygusal anlar yaşandı; barımdaki morluklar gösterilirken gözyaşları duruşmayı takip eden pek çok kişi tarafından soluksuz izlendi.

Sağlık Durumu: Tahliye Talepleri ve Kurul Raporları

Barım’ın avukatları, cezaevinde kaldığı süre boyunca Barım’ın pek çok kez bayıldığını ve cezaevinin koşullarının insanlık dışı olduğunu belirtti. Bu sebeple daha önce de tahliye talepleri yapılmış ancak reddedilmişti. 11 Haziran’da mahkemeye sunulan 9 kişilik uzman hekim kurulu raporunda ciddi sağlık riskleri yer aldı. Mahkeme savunmasında bu rapor, kişisel yaşam hakkına vurgu yapıldı.

Barım’ın savunma sırasında “Yaşam hakkımı geri istiyorum” sözleri, hem medyada hem de Adli Tıp Kurumu’nda yankı uyandırdı. Barım’ın cezaevinde kalmasının hayati riski barındırdığı ve herhangi bir geçici uygulamanın bile ölümle sonuçlanabileceği çeşitli uzman görüşlerinde yer aldı.

Sanat Camiasından Destek: Adliye Önünde Ünlüler Akını

Duruşma günü Çağlayan Adliyesi’nde sadece Barım’ın savunması değil, yanındaki destek ekibi de dikkat çekiciydi. Serenay Sarıkaya, Hande Erçel, Birce Akalay, Bergüzar Korel, Halit Ergenç, Ezgi Mola, Merve Dizdar, Zerrin Tekindor, Miray Daner, Mesne diğer tanınmış oyuncular duruşmayı izlemek üzere adliyeye geldi.

Özellikle Serenay Sarıkaya ve Hande Erçel’in Adliye girişinde gözyaşlarını tutamadığı anlar dikkat çekti. İkili Barım’ı uzaktan selamlayıp moral vermeye çalıştı; bazı kaynaklara göre birbirlerine sarılarak teselli bulmaları da sosyal medyada hızla yayıldı.

Adliye koridorlarında çekilen görüntülerde birçok ünlü ismin birbirini tanıyıp sohbet ettiği, Barım’ın yakın çevresinin oluşturduğu bu kalabalık destek tablosunun medyada geniş yer bulduğu kaydedildi. Bu birliktelik, sanat camiasında dayanışma mesajı olarak yorumlandı.()

Tanık Beyanları ve İddiaların Karşısına Konulan Deliller

Mahkemede tanık olarak dinlenen bazı usta oyuncular, Barım’ın Gezi Parkı protestoları sırasında herhangi bir yönlendirme veya faaliyet içinde olmadığı yönünde ifadeler verdi. Örneğin Şebnem Sönmez, “Gezi Parkı’na katılmam da asla Ayşe Barım’ın katkısı yoktur” diyerek Barım’ın iddialardan uzak durduğunu belirtti. Benzer şekilde Metin Yıldız, tanık kürsüsünden “Ayşe Barım’ın Gezi Parkı’nda oyuncuları yönlendirmesiyle ilgili hiçbir bilgim yok” ifadelerini kullandı.

Bu durum, davanın dosyasındaki iddialar ile tanık beyanlarının örtüşmesini sorgulayan birer unsuru oluşturdu. Barım savunmasında, iddianamedeki bazı ifadelerin sosyal medya temelli algı operasyonlarının ürünü olduğunu iddia etti.()

Omurga Nispetinde Savunma: Onur ve İtibar Endişesi

Barım uzun zamandır menajerlik yaptığı kariyerine vurgu yaparken, kendisini hedef alan karalama kampanyalarının özellikle genç oyuncular üzerinden yürütüldüğünü belirtti. Toplumsal imajı zedeleyici yayınların ardından hakkındaki iddiaların zamanla hukuki sürece taşındığını ifade etti: “23 yıldır menajerlik yapıyorum… bana nasıl bu kadar ağır bir iftira atılabilir, anlamıyorum.”

Barım ek olarak, HTS kayıtlarında adı geçen bazı kişilerle ilişkisi olduğunun iddia edildiğini ama bu kişilerin kendi çevresinden olmadığını savundu. Özellikle Osman Kavala ile hiçbir zaman siyasal bağının olmadığına dikkat çekti.

Mahkeme Süreci: Tahliye Talepleri ve Beklenen Karar

Duruşma boyunca Barım’ın avukatları üst üste tahliye taleplerinde bulundu. Ancak daha önceki başvuruların HSK kararı ya da çeşitli idari engeller nedeniyle reddedilmiş olması, ilerleyen süreçte de hukuki mücadeleyi şekillendirecek unsurları oluşturdu. Avukatlar, uzman hekim raporları ışığında Barım’ın cezaevinde kalmasının “haksız ve orantısız” olduğunu savunuyor.

Mahkeme bugün itibarıyla savunmaları tamamladı; tanık beyanları ve ek dosyalar değerlendiriliyor. Tahliye veya tutukluluğun sürdürülmesi yönünde kararın ne zaman açıklanacağı henüz net değil. Kamuoyu karar sonucunu merakla bekliyor.

Sonuç – Duygusal Bir Mücadele: Kadın Dayanışması mı, Hukuk Mu?

Bu dava, bir yandan devasa bir suçlamayı ve ülkenin önde gelen menajerlerinden birinin geleceğini temsil ederken, diğer yandan sanat camiasında kadın dayanışmasının güçlü bir göstergesi olarak da kayda geçti. Barım’ın savunmasındaki duygusallık, onun kişisel sağlık hakları üzerine yaptığı vurgu ve davaya gelen ünlülerin tepkisi, sadece bir hukuk mücadelesinin ötesine taşındı.

Barım’ın “yaşam hakkı” temelli talepleri, kamu vicdanında karşılık bulurken, destek ziyaretleri de sosyal medya etkileşimlerini üst düzeye çıkardı. İlerleyen saatlerde mahkemeden ilan edilecek karar, hem hukuki süreç hem de medya odaklı görüntüler açısından kritik önemde.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir